İslam Dünyası

Kültürel Belgeleme: Müslüman Toplumların Dünyadaki Gerçek Rollerini Görmemizi Sağlayan Bir Ayna

Kültürel Belgeleme: Müslüman Toplumların Dünyadaki Gerçek Rollerini Görmemizi Sağlayan Bir Ayna

Müslümanlar, yaşadıkları her ülkede, o toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel yapısının ayrılmaz bir parçasıdır.

Müslümanlar, ülkelerin ilerlemesinden yararlandıkları kadar bu ilerlemenin inşasında da katkıda bulunmaktadırlar.

Bununla birlikte, doğru ve anlatıcı bir kültürel belgeleme olmaksızın, bu rolün önemli bir kısmı kenarda kalmakta ve görünmez olmaktadır.

👈🏻 Arkadaşımızın bu konu hakkındaki raporunu incöeeç👉🏻

Son yıllarda, dünyadaki birçok ana akım medyada Müslümanların görüntüsü daha çok siyaset ve güvenlik perspektifinden temsil edilmekte, kültür, bilgi ve sosyal katılım açısından değil.

Oysa Pew Araştırma Merkezi gibi kurumların araştırmalarına göre, Müslümanlar Avrupa ve Kuzey Amerika’da akademik, tıbbi, girişimcilik ve sanat alanlarında aktif bir varlık sergiliyor ve yeni nesil hem İslam ümmetinin bir parçası hem de bulundukları ülkenin sorumlu bir vatandaşı olmaktan gurur duyuyor.

Böyle bir ortamda, kültürel belgeleme bu tek yönlü imajın düzeltilmesinde kilit bir rol oynamaktadır. Müslüman ailelerin günlük yaşamlarını, hayır kurumlarındaki gönüllü faaliyetlerini, yerel ve ulusal seçimlere katılımlarını, ekonomi ve bilimdeki paylarını gösteren belgeler, Müslüman olmayan izleyicilere daha dengeli bir gerçeklik sunabilir.

BBC, Al Jazeera ve bazı uluslararası belgesel platformları son yıllarda bu farklı bakış açısına sahip örnekler sunmuşlarsa da, bu çabalar hala klişe anlatılarla kıyaslandığında yetersiz kalmaktadır.

İslami bakış açısına göre bu tür bir belgeleme sadece bir medya işi değil, aynı zamanda “insanlar üzerinde tanıklık” ve Müslümanların gerçek yüzlerini dünyaya tanıtmanın bir yolu olarak görülmektedir. “Biz sizi orta bir ümmet yaptık ki insanlara karşı şahit olasınız” ayeti de bunu vurgulamaktadır.

Bazı uluslararası medya kuruluşlarıyla konuşan medya uzmanları, İslami kuruluşların, kültürel merkezlerin ve çeşitli ülkelerdeki Müslüman toplulukların genç film yapımcılarını, öğrenci belgesel gruplarını ve uluslararası ağlarla ortak projeleri hedefli bir şekilde desteklemeleri halinde Müslümanların canlı, asil ve gerçekçi bir anlatımını sunabileceklerini savunuyor.

Bu anlatım, Müslümanların bir “sorunlu azınlık” değil, toplulukların manevi ve maddi ilerlemesinde ciddi birer ortak olduğunu gösterecektir.

Ayetullah Uzma Şirazi kısa süre önce bir bilimsel toplantıda, İmam Rıza’dan (a.s) Ehlibeyt’in ilimlerini yaymanın farziyeti ile ilgili bir rivayete atıfta bulunarak, “Allah bir kuluna merhamet ederse emirlerimizi ihya etsin” şeklinde bir rivayeti dile getirmiştir. Bu önemli görev hakkında sorulduğunda şöyle cevap verir: İlmlerimizi öğrenip başkalarına öğretsin, çünkü insanlar bizim sözlerimizin güzelliklerini bilselerdi, mutlaka bizi takip ederlerdi.

Ayetullah Şirazi, bu hususta İmam Rıza’nın (a.s) bu konunun önemi ve zaruretine vurgu yaptığını ve burada “nas” yani insanlar kelimesinin kullanıldığını belirterek, önemli olanın Rasulallah ve pak Ehlibeyt’in güzel sözlerinin bütün dünyadaki insanlara ulaşması olduğunu ifade etmiştir.

Ayetullah Şirazi şöyle devam etmiştir: Eğer bu gerçekler insanlara ulaşırsa ve Resulallah ve Ehlibeyt’in (a.s) söyledikleri dünya insanlarına ulaşırsa, dünya kesinlikle İslam’ı kabul edecektir.

Ayetullah el-Uzma Şirazi ayrıca, Batılıların ve bazı dünya insanlarının nefret ettiği bu İslam’ın gerçek İslam olmadığını, sadece adının İslam olduğunu vurgulamıştır. Gerçek İslam dünya insanlarına ulaşırsa ve insanlar dini tanırsa ve Ehlibeyt’in (a.s) tarihi onlara ulaşırsa, İslam dinini ve Ehlibeyt’in (a.s) yolunu benimseyeceklerdir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu