Kara Şam’san Bayram Elbiselerinde; Ehl-i Beyt Esarette; Kerbela Şehitlerinin Mübarek Başlarının Gelişiyle Bayram Kutlanan Gün

**Kara Şam’san Bayram Elbiselerinde; Ehl-i Beyt Esarette; Kerbela Şehitlerinin Mübarek Başlarının Gelişiyle Bayram Kutlanan Gün
İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin Kerbela’da şehit edilmesinin ardından Peygamber Efendimizin (s.a.a) ailesi zincire vurulmuş halde, şehitlerin mübarek başlarıyla birlikte Şam’a getirildi.
Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve alih) torununun öldürülmesi için bayram yapan hükümet, Kerbela olaylarını çarpıtmak istedi, ancak tarih bu gerçeği saklı tuttu.
👈Bu konuda çalışma arkadaşımın raporuna dikkat edin:👉
Kerbela olayı, Hicri 61 yılının Muharrem ayının onuncu günü sona erdi, ancak Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve alih) Ehl-i Beyt’inin sıkıntıları yeni başlamıştı.
Yezid bin Muaviye, kendi gücünü pekiştirmek ve Ehl-i Beyt’i (aleyhimüsselam) aşağılamak için, Aşura vakasının esirlerinin, şehitlerin mübarek başlarıyla birlikte Şam’a gönderilmesi talimatını verdi.
Bu kervan, İmam Zeynel Abidin Aleyhisselam, Hz. Zeynep (salamullahu aleyha), çocuklar ve Kerbela olayının mağdurlarından oluşuyordu.
Aralarında “el-Asar el-Bakiye”, “Mesbah” Keffami ve “Nefes’ül-Mahmum” Şeyh Abbas Kummi’nin kitaplarının da olduğu birçok rivayete göre, Ehl-i Beyt’in (aleyhimüsselam) Şam’a girişi, Sefer ayının ilk gününde gerçekleşti.
Bu gün, Yezid geniş çaplı bir propaganda ile Şam’ı süsledi ve halkı kutlamalara ve eğlencelere davet etti.
Şam halkının, yabancılar veya İslam düşmanlarının esir alındığı zannına kapıldığı aktarıldı.
Halk yeni kıyafetler giydi, gözlerine sürme çekti ve birbirine tıpkı bir bayram gibi tebriklerde bulundular.
İmam Zeynel Abidin Aleyhisselam defalarca bu günün acısından bahsetmiştir. Esaretin en zor anı sorulduğunda şöyle buyurmuştur: “Şam, Şam, Şam.”
Ehl-i Beyt kervanı Şam’a ulaştığında, Yezid’in debdebeli meclisinde, Hz. Zeynep’in (salamullahu aleyha) sesi ve İmam Zeynel Abidin Aleyhisselam’ın aydınlatıcı hutbesi gerçeği ortaya döktü.
Aşura vakasını çarpıtmak ve Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve alih) ailesinin ruhunu kırmak amacıyla yapılan Yezid’in bu hareketi, nihayetinde onun tarihi rezilliğine dönüştü.
Yezid zahirî olarak hakkın sesini kapatma ve Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve alih) evini zincir gösterme gücüne sahip olmuş gibi görünse de; ve Beni Ümeyye tutsakların geliş gününü bayrama dönüştürme çabasında olsa da, tarih bu olayları ters yüz etmedi.
Yezid’in servet ve güçle inşa ettiği her ne varsa, kısa süreli bir gölge gibi kayboldu, ancak İmam Hüseyin Aleyhisselam’ın mazlumiyet sesi, yüzyılların ardından hala ruhlarda yankılanıyor.
Şam’ı süsledi ve sokakları aydınlattı ancak o gün zulüm üzerine yakılan ışık, halkın kalbine hiçbir zaman ulaşmadı.
Öte yandan, sessizlikte hakikati taşıyan bir kervan vardı; bu kervan sesle değil anlamla zafer kazandı.
Bugün Yezid’in tahtından eser yok, ancak İmam Hüseyin’in (aleyhisselam) mersiyesi hala dimdik ayakta ve canlıdır.