Trump’ın ABD’nin Resmi Medyasının Kapatılması Emri; Voice of America Personelinin Zorunlu İzne Çıkarılması ve Radio Liberty’nin Bütçesinin Kısılması

Trump yönetimi, yeni başkanlık kararnamesiyle ABD’deki devlet medyası çalışanlarını zorunlu izne çıkardı ve Radio Liberty’ye ayrılan fonu kesti.
Bu kararlar, otoriter rejimlere karşı faaliyet gösteren medya kuruluşlarını zayıflatmak ve hükümetin faaliyetlerini azaltmak amacıyla alındı.

Trump yönetimi, 15 Mart 2019’da Amerika Küresel Medyası (USAGM) çatısı altındaki Voice of America ve Radio Free Europe/Radio Liberty gibi devlet tarafından işletilen medya kuruluşlarının çalışanlarını zorunlu izne çıkaran yeni bir yürütme emri yayınladı.
Karar, Trump yönetiminin bürokrasiyi azaltma ve maliyetleri düşürme çabalarının bir parçası.
Söz konusu medya kuruluşlarının çalışanlarına gönderilen e-postada, çalışanların görevlerinden süresiz olarak uzaklaştırıldıkları, belgeler ve elektronik cihazlar da dahil olmak üzere devlete ait her türlü malı teslim etmeleri gerektiği belirtildi.
Önlem ayrıca Radio Free Europe/Radio Liberty’ye verilen fonun kesilmesini de içeriyor. Amerikan Küresel Medya Örgütü’nün kıdemli danışmanı Kerry Lake, 15 Mart tarihli mektubunda, mektubun yayınlandığını tarih itibarıyla söz konusu medya kuruluşlarına sağlanan fonların durdurulduğunu duyurdu.
Ayrıca söz konusu medya kuruluşlarına ayrılan fonların artık kuruluşun öncelikleriyle uyuşmadığını kaydeden yetkili, söz konusu medya kuruluşlarının bu karara itiraz etmek istemeleri halinde 30 gün içinde itiraz edebileceklerini söyledi.
Radyo Liberty’nin bütçesindeki kesinti sert tepkilerle karşılandı. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) bu kararı “kabul edilemez” olarak nitelendirdi ve Kongre liderlerini Trump’ın kararlarına karşı bu medya kuruluşlarını savunmaya çağırdı.
Komite, özellikle medyanın kısıtlı olduğu ülkelerde sansürsüz haber veren bu medya kuruluşlarına yönelik mali desteğin kesilmesinin, küresel çapta ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim üzerinde ciddi olumsuz etkilere yol açabileceğine inanıyor.
Bu gelişmeler, Trump’ın devlet medyasını her zaman eleştirdiği ve göreve geldiği ilk dönemde bu medya kuruluşlarının bazılarının faaliyetlerinin azaltılması veya kapatılması çağrısında bulunduğu bir dönemde yaşanıyor.
Analistler, bu eylemlerin ABD’nin uluslararası medyasının güvenilirliği ve bağımsızlığı üzerinde önemli etkiler yaratabileceğine inanıyor.