Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası: İran ve Anadolu’dan İlham Alan Mimarisiyle Selçuklu Şaheseri

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası: İran ve Anadolu’dan İlham Alan Mimarisiyle Selçuklu Şaheseri,
Türkiye’nin Sivas iline bağlı Divriği ilçesinde bulunan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, benzersiz bir Selçuklu İslam mimarisi örneğidir.
Hem ibadet hem de tedavi merkezi olarak kabul edilen bu tarihi eser, eşsiz taş süslemeleriyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kaydedilmiştir.
👈🏻Arkadaşımızın bu konu hakkındaki haberini inceleyelim.👉🏻
Divriği Camii, Mengücekoğulları hanedanından Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah’ın emriyle 1228 yılında inşa edilmiştir ve mimarı İran’dan Ahmed Bin İbrahim Tebrizi’dir.
Bu yapı; Selçuklu, İran ve Anadolu tarzlarını bir araya getirir.
Şii Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre, bu cami iki ana bölümden oluşmaktadır; ibadet için Ulu Camii ve tedavi merkezi olarak Darüşşifa ki her iki bölüm de birbiriyle bağlantılıdır ve ziyaretçileri maneviyat ve sanatın harmanı ile karşılar.
Divriği Camii’nin kapıları İslam taş işçiliğinin eşsiz örneklerinden biri olarak kabul edilir.
Her kapı, kendine özgü mistik semboller ve motiflerle süslenmiştir.
Kuzey kapısı olan ve “Cennet Kapısı” olarak bilinen kapı, yapının en güzel ve görkemli kapısıdır ve motifleri Kur’an ayetlerinden esinlenmiştir.
Güneş ışığının vurmasıyla birlikte motiflerden yansıyan gölgeler kapının yüzeyinde canlı ve manevi bir atmosfer oluşturarak kutsal ve huzur verici bir mekana giriş hissi uyandırır.
Darüşşifa’nın ise tedavi edici bir işlevi vardı ve Selçuklu mimarlarının insan beden ve ruh sağlığına verdikleri önemi gösterir.
Bu bölüm, hasta bakım ve tedavi imkanlarını sağlıyordu.
Tarihi çalışmalar ve yerel medya raporları, Darüşşifanın Selçuklu döneminde bilim ve dinin etkileşimini sembolize ettiğini göstermektedir.
Divriği Camii, dini değerlerinin yanı sıra kültürel ve tarihi öneme sahiptir ve 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kaydedilmesi, İslam sanat ve mimarisindeki istisnai konumunun bir küresel tanıklığıdır.
Mimarlık ve turizm uzmanları, bu sanatsal ve tarihi özelliklerin bu camiyi turistler ve araştırmacılar için popüler bir hedef haline getirdiğini ve dünya genelinde Türkiye’nin kültürel mirasına dikkat çektiğini vurguluyorlar.




