Dünya Genelinde Birçok Ateist ve Dinsiz, Manevi İnançlara İnanmaktadır

Dünya Genelinde Birçok Ateist ve Dinsiz, Manevi İnançlara İnanmaktadır
Pew Araştırma Merkezi’nin yaptığı bir çalışma, birçok ülkede dine karşı eğilimin arttığını gösterse de, önemli bir kısmı ateist olan dinsiz bireylerin hâlâ ölümden sonra yaşam veya doğal dünyayı aşan bir boyut gibi manevi kavramlara inanmakta olduklarını ortaya koymaktadır.
👈🏻Arkadaşımızın bu konu hakkındaki raporunu inceleyelim.👉🏻
Pew Araştırma Merkezi’nin, Avrupa, Latin Amerika, Asya ve Afrika ülkeleri de dahil olmak üzere dünyanın 22 ülkesindeki dinsiz yetişkinler üzerine yaptığı en yeni çalışmasında, dünyada dine kayıtsızlığın yayılmakta olduğu ancak manevi inançların bu kitle arasında hâlâ varlığını sürdürdüğü tespit edilmiştir.
Bu çalışmaya göre, kendilerini dini bir topluluğa ait hissetmeseler de, dikkate değer bir yüzdede ateist ve dinsiz bireyler Tanrı’nın varlığına, ölümden sonraki yaşama veya manevi bir boyuta inanmaktadır.
Latin Amerika’da, Brezilya, Meksika, Kolombiya ve Şili gibi ülkelerde, dinsiz bireylerin yarıdan fazlası ölümden sonra yaşam veya manevi güçlerin varlığına inanmaktadır.
Güney Afrika’da da ateistlerin çoğunluğu Tanrı’ya inanmaktadır.
Buna karşın, Avrupa ve Avustralya’da, manevi kavramlara ve Tanrı’ya inanan dinsizlerin yüzdesi daha düşüktür ve sadece yüzde 10 ila 20 arasında değişmektedir.
Pew’in çalışması ayrıca dinsizlerin genellikle dini uygulamalarda, örneğin dua etmek veya oruç tutmak, mum veya tütsü yakmak gibi ritüellere daha az katıldığını, ancak bazılarının dua etmek veya daha az bilinen manevi aktivitelerde bulunmayı tercih ettiğini göstermektedir.
Dine tam anlamıyla bağlı olmamalarına rağmen, bu bireylerin birçoğu manevi değerlere ve etik ilkelere olumlu bakmaktadır.
Analizler, dine kayıtsız kalma eğiliminin daha çok gençler, erkekler ve eğitimli bireyler arasında görüldüğünü ve dinin topluma etkisi konusunda genellikle olumsuz bir görüşün olduğunu ortaya koymaktadır.
Bununla birlikte, her ülkenin özellikle İslam ülkelerinde ve Latin Amerika’da, kültürel ve sosyal deneyimleri manevi inançların korunmasında, hatta dinsizler arasında bile, önemli bir rol oynamaktadır.
Bu araştırma, dinsizliğin tam anlamıyla ruhsallığın yokluğu anlamına gelmediğini ve kendilerini dinsiz olarak gören birçok insanın hâlâ yaşamın manevi yönlerine inandıklarını göstermektedir.
Bu bulgular, ruhsallığın ve ahlakın sadece dini takipçilerle sınırlı olmadığını ve insanların resmi bir dini bağlılıkları olmadan da ahlaki değerlere ve manevi inançlara bağlı kalabileceğini, hatta zaman zaman din olmaksızın erdemlere dayalı anlamlı bir yaşam sürdürebildiklerini hatırlatmaktadır.