Hz. İmam Musa bin Cafer’in (a.s) Doğumunu Anma Haftasının Başlangıcı
Hz. İmam Musa bin Cafer’in (a.s) Doğumunu Anma Haftasının Başlangıcı
Tarihi kaynaklarda İmam Kazım’ın (a.s) doğum günü hakkında farklı rivayetler bulunmaktadır. Ancak birçok Şii alim, bazı belgeleri esas alarak onun Zilhicce ayında doğduğunu doğrulamaktadır.
Ayetullah Seyyid Sadık Hüseyni Şirazi de yedinci İmam’ın doğumunun Zilhicce ayında olduğunu kabul etmiş ve İmam Kazım’ın (a.s) doğum yerini Zilhicce ayında doğmasına bir başka delil olarak belirtmiştir.
Bu bağlamda, İmam Hüseyin (a.s) medya kompleksi 20-26 Zilhicce tarihlerini İmam Musa bin Cafer’in (a.s) doğumunu anma haftası olarak ilan etmiştir.
👈🏻Arkadaşımızın bu konudaki raporunu inceleyelim.👉🏻
Tarih kitaplarında İmam Kazım’ın (a.s) doğum tarihi çeşitli rivayetlerle aktarılmaktadır. Bunlardan biri Sefer ayının yedinci günü olarak geçer. Ancak tarih boyunca birçok Şii alim, doğum tarihini Zilhicce’nin son on günü olarak belirlemiştir.
Hz. Musa bin Cafer, İmam Sadık (a.s) ve eşi Hamide’nin Hac ziyaretinden döndükleri Hicri 128 veya 129 yılında Ebva bölgesinde doğmuştur. Bazı kaynaklar doğum yerini Medine olarak bildirir.
İmam Kazım (a.s), babası İmam Sadık’ın (a.s) Hicri 148 yılında şehit edilmesinin ardından 20 yaşında imamet makamına ulaşmıştır. İmamlığı, dört Abbasi halifesinin; Mansur, Mehdi, Hadi ve Harun’un saltanatı dönemine denk gelmiştir.
Lakapları Ebu’l-Hasan, Ebu İbrahim ve Ebu Ali idi ve unvanları Kazım, Abdüsselam, Nefs Zekiye, Zeyn el-Müctehidin, Sabır, Emin ve Zahir idi.
Hazreti Musa bin Cafer’in (a.s) İmamlık dönemi Şiiler için zorlu bir süreçti ve bu dönemde Şiiler ve Aleviler tarafından Abbasi yöneticilerine karşı birçok protesto oluşturan hareket gerçekleştirilmiştir. En önemli olaylar arasında, Abbasi halifesi Hadi döneminde şehit edilen Hüseyin bin Ali’nin ayaklanması ve Harun zamanında gerçekleşen Abdullah’ın oğulları Yahya ve İdris’in hareketi bulunmaktadır.
Şii hadis kaynaklarında İmam Kazım’dan (a.s) birçok hadis rivayet edilmiştir. Bu hadislerin çoğu tevhid, bid’at, iman ve ahlaki konular üzerine odaklanmıştır. Düşmanların zararından korunmak için küçük muhafaza duası gibi dualar da kendisinden rivayet edilmiştir.
İmam Kazım (a.s), Abbasi halifelerinden bazıları, Yahudi ve Hristiyan alimlerle, Ebu Hanife ve diğerleri ile yaptığı ilmi tartışmalar ve görüşmeler tarihe geçmiştir ve diğer dinlerin alimleriyle yaptığı sohbetler, genellikle onların sorularına verdiği cevaplarla, sonunda onların İslam’ı kabul etmesine neden olmuştur.
Zemahşeri, Rabi’ul- Ebrar’da, İmam’ın çağdaşı olan Abbasi hükümdarı Harun bin Mehdi’nin bir toplantı sırasında Hz. Musa bin Cafer’e Fedek’i iade etmeyi teklif ettiğini, ancak İmam’ın bu teklifi kabul etmediğini yazmıştır.
Harun bu teklifte ısrar edince İmam, “Bütün krallığı benim belirleyeceğim sınırlarla bana teslim etmen şartıyla bu teklifi kabul edeceğim.” diye yanıt verdi.
Harun, İmam’a, “Fedek’in sınırları nerede?” diye sordu. İmam Kazım (a.s), “Bir sınır Aden’de, diğeri Semerkant’ta, üçüncü sınır Afrika’da ve dördüncü sınır Hazar Denizi kıyılarında.” dedi.
Harun, İmam’dan bu yanıtı alınca büyük bir şaşkınlık yaşadı ve “O zaman bize ne kalacak?” dedi.
İmam Kazım (a.s), “Size Fedek’in sınırlarını söylesem, onu bize vermeyeceğinizi biliyordum.” dedi.
İmam, bu sınırları belirleyerek, tüm İslam topraklarının yönetiminin ve hilafetinin Ehl-i Beyt’in hakkı olduğunu anlatmak istemiştir.
Bu olaydan sonra Harun, İmam Kazım’ı (a.s) öldürmeye ve hapsetmeye kararlı hale geldi.
İmam Kazım (a.s)’ın zamanında Abbasi hükümdarlarından Mehdi, onu Bağdat’ta tutukladı fakat gördüğü bir rüya ve İmam’ın kişiliğinin de etkisiyle ondan özür diledi ve İmam’a Medine’ye geri dönmesine izin verdi.
Harun, İmam’ı iki kez hapsetti ve İmam (a.s) hayatının son yıllarını Fazl bin Yahya ve Sindi bin Şahak’ın hapishanelerinde geçirdi.
İmameti 35 yıl sürdü ve Hicri 183 yılında şehit edilmesiyle imamet, oğlu İmam Rıza’ya (a.s) geçti.
