Avrupa

İspanya’da İslam Başörtüsü Yasağı: Siyasi Kararlar mı Kültürel Bir Saldırı mı?

İspanya’da İslam Başörtüsü Yasağı: Siyasi Kararlar mı Kültürel Bir Saldırı mı?

Katalan partisi “Junts”un, okullarda İslam başörtüsünün yasaklanmasını desteklemesi, buna ek olarak burka ve nikabın kamu alanlarında, burkini’nin ise yüzme havuzlarında yasaklanmasının ardından sert tartışmalar yaşanmış ve İspanya’da dini özgürlükler ve kültürel hakların geleceğiyle ilgili artan endişeler ortaya çıkmıştır.

Geçtiğimiz salı günü duyurulan bu adım, İslami kimliği karşıtı eğilimlerin açık bir şekilde yükseldiği bir dönemde, “eşitlik sağlama” ve “güvenlik ve sağlık gerekçeleri” gibi sloganlara dayanarak geldi.

İspanyol haber ajansı ARA tarafından hazırlanan ve “Şii Haberler” ajansı tarafından tercüme edilen rapora göre, bu hareketler, aşırı sağ koalisyonun kamusal alanlarda tüm başörtüsü türlerinin yasaklanmasını talep eden önerisinin ardından gerçekleşti ve “Junts” partisinde bu yaklaşıma desteğiyle karşı çıkanlar arasında bölünmelere yol açtı.

Parti, aşırı sağ önerisine karşı yaklaşan parlamenter oturumda oy kullanma niyetini açıklamış olmasına rağmen, okullarda başörtüsü takılmasına sınırlamalar getirilmesini, kadına yönelik “ayrımcılıkla mücadele” gerekçesiyle destekledi ve güvenlik gerekçeleriyle burka ve nikabın yasaklanmasına, halk sağlığı şartlarına uygun olmadığı iddiasıyla da burkini kullanımının engellenmesine yönelik desteğini belirtti.

Bu gerekçeler geniş çapta eleştirildi. Gözlemciler, bu politikaların Avrupa’nın övgüyle bahsettiği demokratik değerlerle çeliştiğini ve bireylerin inanç ve dini kıyafet özgürlüğünü göz ardı ettiğini ifade ediyorlar. Onlar, kültürel çeşitliliğe saygı göstermekle “entegrasyon” adı altında diğerlerini dışlayan tek tip bir kültür modelinin dayatılması arasında nasıl bir denge kurulacağı üzerine sorular ortaya koyuyorlar.

Bu önlemler, okullarda ve kamu tesislerinde artan İslami dini semboller olarak başörtüsü ve İslami kıyafetlere atıfta bulunarak kararlı bir tutum alınmasını talep eden “Junts”a bağlı bazı belediye başkanlarının baskılarının ardından geldi.

İslam’ın “Batı değerleriyle çeliştiği” düşünülen aşırı sağ ittifak projesine kamuya açıktan karşı çıkan “Junts”, bu fikirlerin bazılarını benimseyerek kendine orta yolcu veya özgürlükçü olarak tanımlayan partiler üzerinde popülist söylemin ne kadar etkili olduğunu ortaya koymaktadır.

Bu gelişmelerin ışığında, İslami ve Avrupa’daki insan hakları gurubu, bu tür politikaların birlikte yaşamayı teşvik etmek yerine İslamofobinin yayılmasına katkı sunduğunu ve Müslümanlar, özellikle Müslüman kadınlar hakkında olumsuz stereotipleri kuvvetlendirdiğini, dini tercihlerini güvenlik tehdidi veya kültürel bir meydan okuma olarak gösterdiğini ileri sürmüştür.

Parti ise önemli şahsiyetleri tutumları belirleyip parlamentodaki oturumda sunmaları için görevlendirdiğini belirtmiş ve bu adımların hala iç tartışmada olduğunu ve henüz belediye düzeyinde uygulanmadığını açıklamış, ancak kamu alanındaki İslami görüntüler üzerinde kısıtlamaların olacağı yeni bir siyasi yolun kapısını araladığını da ifade etmiştir.

Bireysel ve dini özgürlüklere saygı çağrılarının artmasıyla Katalanların son politikaları bu eğilime aykırı görünmekte, sosyal adaletin ve kültürel çeşitliliğin temel ilkelerini tehdit etmekte olup, sıklıkla farklı olanı dışlayan “entegrasyon” kriterleri ve özgürlük sınırlarına ilişkin hararetli Avrupa tartışmalarını yeniden alevlendirmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu