Harvard Üniversitesi, Trump Yönetiminin Misilleme Kararına Karşı; Yabancı Öğrencilerin Kabulü Konusundaki Hukuki Mücadelede Geçici Bir Zafer Kazandı

Harvard Üniversitesi, Trump Yönetiminin Misilleme Kararına Karşı; Yabancı Öğrencilerin Kabulü Konusundaki Hukuki Mücadelede Geçici Bir Zafer Kazandı
ABD’nin prestijli üniversiteleri ile hükümeti arasında en zorlu hukuki karşılaşmalardan birinde, Harvard Üniversitesi, Donald Trump yönetiminin yabancı öğrencilerin kabul izinlerini iptal etme yönündeki ani ve tartışmalı kararına karşı geçici bir zafer elde etti.
Bu kararın, üniversite yetkililerine göre, yalnızca yasa dışı değil, aynı zamanda bilimsel misyon, kültürel çeşitlilik ve eğitim kurumlarının bağımsızlığına yönelik bir tehdit olduğunu ilan ettiler.
👈🏻Arkadaşımızın bu konu hakkındaki haberini inceleyelim.👉🏻
ABD hükümeti, Donald Trump liderliğindeki tartışmalı bir kararla, Harvard Üniversitesi’nin yabancı öğrencileri kabul etme iznini iptal etmeye çalışarak, bu üniversitenin 6800’den fazla uluslararası öğrencisini başka bir üniversiteye göç etmeye zorladı veya Amerika Birleşik Devletleri’nden sınır dışı etmeye çalıştı.
ABD İç Güvenlik Bakanlığı, Independent Farsi ve Radio Farda’nın aktardığı iddialara göre, Harvard Üniversitesi’ni “güvenli olmayan bir ortam yaratmakla”, “Çin Komünist Partisi ile iş birliği yapmakla” ve “Yahudi karşıtlığı ile mücadele etmemekle” suçladı.
Harvard Üniversitesi, bu suçlamaları reddederek, hükümetin kararını “yasadışı, misillemeye yönelik ve ABD Anayasası’nın Birinci Maddesi’ne aykırı” olarak nitelendirdi ve hemen federal mahkemede dava açtı.
Associated Press’in bildirdiğine göre, şikayetin kaydedilmesinden sadece birkaç saat sonra, Yargıç Allison D. Burroughs, bu emirlerin uygulanmasını durdurdu ve hükümetin bu kararının üniversiteye “acil ve telafisi imkânsız zarar” vereceğini ilan etti.
Amerikan medyasındaki, özellikle New York Times’daki hukuk analistleri, bu kararı Trump yönetiminin üniversite kurumlarına siyasi baskı uygulama çabalarının ve eğitim bağımsızlığını zayıflatma girişimlerinin “bir başka yenilgisi” olarak değerlendirdi.
Harvard Üniversitesi, uluslararası öğrencileri olmadan “Harvard’ın, Harvard olmadığını” vurguladı.
Üniversite yetkilileri, dünya çapında yüzü aşkın ülkeden gelen yabancı öğrencilerin yalnızca bilimsel gelişmede kilit rol oynamadığını, aynı zamanda üniversite ortamında kültürel çeşitliliği garanti ettiklerini söylüyor.
Bu ilk zaferin ötesinde, bu davanın hukuki süreci devam ediyor ve henüz nihai bir karar verilmedi.
Ayrıca, bu üniversite daima Müslüman öğrenciler için, gerek ABD’den gerekse İslam ülkelerinden, başlıca öğrenim konumlarından biri olmuştur.
Bu öğrencilerin, beşeri bilimler ve hukuktan mühendislik ve temel bilimlere kadar çeşitli alanlarda güçlü varlık göstermesi, Harvard’ın kültürel çeşitliliğini artırarak dinler arası diyaloğu derinleştirmesine etkili katkı sağlamıştır.
Üniversite, çok sayıda kültürlerarası toplantılar düzenleyerek, İslam araştırmaları dersleri vererek ve mescit ve ramazan ayında iftar gibi dini olanaklar sağlayarak Müslüman topluma güvenli ve saygılı bir ortam sunma çabası göstermiştir.
Buna rağmen, Harvard’ın akademik değerleri ve bilimsel kurumların bağımsızlığını savunma konusundaki kararlı tutumu, eğitimde adaletin siyasileşmeye karşı korunmasının önemini bir kez daha vurgulamıştır.