İstanbul: Tarih ve Kültürlerin Derinliklerinden Gelen İsimlerle Anılan Şehir

İstanbul: Tarih ve Kültürlerin Derinliklerinden Gelen İsimlerle Anılan Şehir
“İstanbul” adı yalnızca basit bir kelime değil, imparatorluklar, inançlar ve çeşitli diller arasında el değiştiren bir şehrin çalkantılı tarihine ayna tutan bir kavramdır.
Bu rapor, bir dönem “Konstantinopol” ve “İslambol” olarak anılan bu şehrin ismine saklı hikayeye bir bakış sunuyor.
👈🏻Arkadaşımızın bu konu hakkındaki raporunu inceleyelim.👉🏻
Bugün İstanbul ismiyle tanınan bu kadim ve sırlarla dolu şehir, köklerini tarihin derinliklerinden almaktadır.
Bu şehrin resmi olarak kurulması Milattan sonra 330 yılına dayanır. Bu dönemde Roma İmparatoru Büyük Konstantin, burayı Doğu Roma İmparatorluğu’nun yeni başkenti olarak kurmuş ve “Konstantinopol” veya Konstantino polis adını almıştır.
Bu isim, şehrin 1453 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilmesinden sonra bile Avrupalı belgelerde ve haritalarda yüzyıllar boyunca kaldı.
Osmanlı hakimiyeti sırasında, Müslüman Osmanlılar arasında “İslambol” gibi isimler yaygındı. Bu isim resmi olmaktan daha çok kültürel ve dini bir renk taşırdı.
1923 yılında, Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte, milli ve dilsel sembollerde köklü değişiklikler yapıldı.
1930 yılında Türkiye hükümeti, diğer ülkelerden resmi yazışmalarda “Konstantinopol” yerine “İstanbul” adını kullanmalarını istedi.
Tarihi anlatıma göre, “İstanbul” ismi, Bizanslıların medeniyet ve iktidar merkezi olan Konstantinopolis’e giderken kullandıkları, “şehre doğru” anlamına gelen Yunanca εἰς τὴν Πόλιν (is tin polin) ifadesinden türetilmiştir.
Dolayısıyla İstanbul ismi, büyük medeniyetlerin dilsel, kültürel ve siyasi dönüşümlerinin bir sentezidir. Bu isim, aynı anda içinde Yunan, Roma, İslam, Osmanlı ve modern Türkiye’nin mirasını barındırır.
İstanbul ayrıca, İslam tarihinin önemli simalarından, Peygamber Efendimiz’ (s.a.a) değerli sahabelerinden Eyüp el-Ensari’nin de mesken tuttuğu yerdir.
Tarihi rivayetlere göre, Eyüp el-Ensari, Hicri birinci yüzyılda Müslümanların ilk Konstantinopolis kuşatması sırasında bu bölgede vefat etmiştir.
Eyüp el-Ensari’nin türbesi yerel dil Türkçe’de “Eyüp” olarak adlandırılan bölgede bulunmaktadır. Bu isim, onun isminin günümüz İstanbul Türkçesinde kullanılan şeklidir ve bugün de dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlar ve turistler için bir türbe alanı olma özelliğini sürdürmektedir.