
Suriye’de Anlaşmanın Eşiği; Trump’ın Ahmed Şara İle Görüşmesi, Normalleşmenin Başlangıcı mı Yoksa Krizin Yeniden Başlaması mı?
Donald Trump’ın bölgeye yaptığı ziyaret sırasında Ahmed Şara ile gerçekleştirdiği beklenmedik görüşme, yalnızca bir diplomatik girişim değil, aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgesel düzeni fırsatçı bir yaklaşımla yeniden düzenlemek için gösterdiği çabanın bir işaretidir.
Bu yaklaşım Suriye’yi baskıdan çıkarabilir ancak aynı zamanda onu siyasi ve güvenlik anlaşmalarının tehlikeli bir yoluna da sokabilir.
👈🏻Arkadaşımızın bu konu hakkındaki haberini inceleyelim.👉🏻
Donald Trump’ın, Suriye siyasi sahnesinin tartışmalı figürü Ahmed Şara ile yaptığı son görüşme, Şam’ın Washington ve hatta İsrail ile ilişkilerinin normalleşmesi yolunda beklenmedik bir adımdır.
BBC’nin bildirdiğine göre, bu görüşme Riyad ve Katar’da gerçekleşmiş ve aynı zamanda ABD’nin Şam’a karşı ekonomik yaptırımları kaldırma kararıyla örtüşmüştür.
Trump, Doha’ya uçuşta gazetecilere yaptığı açıklamada, Ahmed Şara’yı “inatçı” ve “güçlü bir geçmişe sahip” olarak tanımlamış ve Suriye’nin “Doğu ile Batı arasında hayati bir ticaret halkası” olmaya hazır olduğunu belirtmiştir.
Bu ifadeler, Ahmed Şara’nın ülkesinin yeniden inşası ve yabancı yatırımcıları çekmeye hazır olduğu yönündeki açıklamalarıyla birlikte, Suriye’nin dış politikasında yeni bir dönemin başladığını gösteriyor.
Ancak bu dönüşümün üstünde ağır bir gölge yaratan şey, Ahmed Şara’nın bu görüşmelerdeki varlığı ve rolüdür. Komplo teorileriyle ilişkilendirilen bir geçmişe sahip olan bu kişi, uluslararası terörizmle ilgili davalarda hala tartışmalı bir figür olarak yer alıyor.
İsrail kaynakları, Associated Press’e dayanarak, onun “takım elbise giymiş eski bir savaşçı” olduğu konusunda uyardı ve normalleşmesinin niyetinin hala belirsiz bir şekilde kaldığını belirtti.
Bu arada, Türkiye Dışişleri Bakanı da Türkiye, ABD ve Suriye arasında Antalya’da üçlü görüşmelerin başladığını duyurdu. Bu çok taraflı çabaların bölgesel politikayı yeniden düzenlemeye yönelik olduğunu göstermektedir.
Bazı analistler Suriye’nin küresel ekonomi odağına dönüşünü değerlendirirken, aynı zamanda şu soruyu sormalıyız: Bu normalleşme, yapısal bir reformu mu takip ediyor yoksa sadece eski krizlerin yüzünü örten diplomatik bir maske mi olacak?
Bu sorunun cevabını, gelecekteki gelişmeler değil de kapalı kapılar ardında yapılan görüşmeler belirleyecektir.