ABD ile yeni Suriye hükümeti arasında, aşırı sünni grup IŞİD’in terör planını engellemek için başlatılan istihbarat işbirliği, bölgede bu terör örgütünün ortaya çıkardığı yeni tehditlerle mücadeleye yönelik bir adımdır.
Amerikalı yetkililer, bu işbirliğinin Tahrir el-Şam’ı kabul ettikleri anlamına gelmediğini vurguluyor.
Washington Post gazetesinin yayımladığı bir raporda, ABD ile yeni Suriye hükümeti arasında, aşırı sünni örgüt IŞİD’e karşı mücadelede yeni istihbarat işbirliği ele alındı.
Amerikalı yetkililere göre, bu işbirliği, aşırılıkçı grup IŞİD’in bu ayın başlarında Şam yakınlarındaki bir türbeye düzenlediği terör saldırısının önlenmesine yardımcı oldu.
Bu işbirliğinin amacı, IŞİD’den kaynaklanan tehditlere karşı koymaktır. Ancak Washington yetkilileri bunun Tahrir Eş-Şam’ı kabul etmek anlamına gelmediğini vurguluyor.
Beşar Esad’ın devrilmesinin ardından Tahrir eş-Şam’ın güç kazanmasıyla birlikte Washington, Suriye’de aşırı IŞİD’in yeniden canlanmasından endişe ediyor.
ABD’li yetkililer, yeni Suriye hükümetiyle bilgi paylaşımının yalnızca bu tehdidi kontrol altına almak amacıyla yapıldığına inanıyor.
ABD’nin geçmişte Suriye rejimine muhalif bazı militan gruplarla mücadele etmesine ve bunları sürekli terörist olarak etiketlemesine rağmen bu yaklaşım benimsenmiştir.
Güvenlik uzmanları ayrıca, ABD ile Suriye arasında bu alanda sınırlı işbirliğinin, aşırılıkçı sünni grup IŞİD’le mücadelede ortak çıkarlar nedeniyle sürdüğünü, ancak bu ilişkilerin geleceğinin daha üst seviyelerde alınacak siyasi kararlara bağlı olduğunu belirtiyor.
Pek çok uzman, Tahrir el-Şam ile IŞİD arasında pek de bir fark olmadığını düşünüyor ve her iki örgütün de, temel hedefinin İslam’a kafa tutmak ve Müslüman ülkelerde istikrarsızlık yaratmak olan büyük güçlerin oyunlarının ürünü olduğunu düşünüyor.
Uzmanlar bu grupların aslında bölgedeki sömürgeci ve stratejik çıkarları gerçekleştirmenin araçları olduğunu düşünüyor.
Ayrıca birçok analist, ABD ile yeni Suriye hükümeti arasındaki istihbarat işbirliğinin çoğunlukla göstermelik olduğunu ve sınırlı siyasi ve stratejik çıkarlar doğrultusunda yürütüldüğünü düşünüyor.
Görünen o ki, bu tedbirler sadece aşırı Sünni örgüt IŞİD ve diğer gruplara karşı yüzeysel bir terörle mücadele yaklaşımını sergilemek için alınıyor ve perde arkasında ise başka hedefler gündemde tutuluyor.
