Afganistan

Afgan Şiileri Taliban Ayrımcılığıyla Karşı Karşıya

Afganistan’daki Şiiler, Taliban’ın baskı ve ayrımcılığının gölgesinde hâlâ sosyal ve dini izolasyonun acı tadını yaşıyor.

Bu baskı, tıpkı eski bir yara gibi, aydınlıkla karanlık arasında hayatta kalma mücadelesi veren insanların kimlikleri ve tarihleri ​​üzerinde ağır bir yük oluşturuyor.

Afganistan’daki yoğun ayrımcılık atmosferinde bu ülkede dini çeşitlilikteki umudun sesi susturuldu.

Bir zamanlar bilim, sanat ve kültür diyarı olan Afganistan, artık kendi içinde bir kabullenme ve çeşitlilik belirtisi görmüyor.

Üç yılı aşkın süredir bu toprakların insanları, ayrımcılığı ve bağnazlığı hukuka ve siyasete dönüştüren bir hükümetin karanlık gölgesinde yaşıyor.

Son vakada, Taliban’ın Bamyan vilayetindeki eğitim departmanı, bu vilayetteki okulların yöneticilerine dini eğitimin yalnızca Hanefi mezhebine göre öğretilmesi talimatını verdi.

Bamyan vilayetinde öğrencilerin çoğunluğu Şii iken, daha önce birçok okulda Caferi fıkhı öğretiliyordu.

Bu, Taliban’ın Afganistan üzerindeki kontrolünü yeniden ele geçirdiği ilk günlerden itibaren bu grubun inkar ve dışlama kokan eylemlerde bulunmasına rağmen gerçekleşti.

Okullarda ve üniversitelerde Caferi fıkhının öğretilmesinin iptal edilmesi, yalnızca eğitim programından bir dersi kaldırmakla kalmadı, aynı zamanda Taliban’ın radikal bir din anlatısı dışında başka ses duymayacak nesiller şekillendirmeye çalıştığını da gösterdi.

Şii Kişisel Statü Yasasının yürürlükten kaldırılması bu topluluğun hukuki bağımsızlığına bir başka darbe oldu.

Yıllardır Şiilerin kişilik ve dini haklarını tanımak ve korumak için formüle edilen yasalar, Taliban tarafından göz açıp kapayıncaya kadar kaldırıldı.

Ancak bu hikayenin sonu değil. Taliban kütüphaneleri de bağışlamadı. Şiilerle ilgili kitapların toplanıp kaldırılması bu grubun “kültürel temizlik” politikasının göstergesidir. Bir toplumun fikri ve dini mirasını taşıyan kitaplar artık taassubun ateşinde yanmaktadır.

Bu eylem, Şiileri entelektüel ve dini köklerinden koparmaya yönelik açık bir girişimdir. Sanki Afgan halkının kolektif hafızasından tarih ve kültürlerinin silinmesi gerekiyor.

Bu yasal ve kültürel kısıtlamaların yanı sıra toplumsal baskılar da arttı.

İstihdamda ayrımcılık, dini merkezlere doğrudan tehditler ve Şii toplantılarına yönelik hedefli saldırılara ilişkin çok sayıda rapor var.

Her ne kadar son üç yıldır Afganistan’daki Şiiler ve Hazaralar dünyanın her köşesinde defalarca protesto gösterileri yapsa da, eşitlik ve adalet talebinde bulunsa da dünyanın kaosla dolu gürültüsünde, büyük güçlerin ve bölgesel rakiplerin kayıtsızlığı, bu protestoları boşlukta bir yankıya dönüştürdü.

Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere insan hakları kurumlarının tepkisi bir nebze de olsa empati gösterdi; Ancak Şiilerin acılarının azalmasına hiçbir etkisi olmadı.

Bu hayalet günlerde inanç ve direniş ışığını açık tutan Afganistan’ın Hazara Şiileri, uluslararası toplumdan bu zulme karşı sessiz kalmamasını istiyor.

Tarih, ayrımcılığa ve baskıya karşı kayıtsızlığın, sonunda herkesi tüketen bir ateş olduğunu göstermiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu